Cinsel açıdan aktif kişilerin en çok endişelenmeleri ve mutlaka korunmaları gereken hastalıkların başında cinsel yolla bulaşan hastalıklar geliyor. Bunlar genellikle vajinal, anal ve oral seks sırasında partnerlerin birinden diğerine yayılan çeşitli enfeksiyonlardır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar pek çok kişinin bildiğinden çok daha yaygındır ve aslında çoğu kişi bu hastalığa sahip olsa da vücudunda herhangi bir belirti olmadığı için farkında değildir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar tedavisi olan, ancak tedavi yapılmazsa çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen sorunlardır. Bunun için öncelikle risk grubunda olanların test yaptırmaları hayati önem taşımaktadır. Zira tanısı konulduktan sonra tedavisi mümkündür.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar; birçok bakteri, virüs, mantar, parazitten kaynaklanıyor olabilir. Görülme sıklığı bütün dünyada hızla artan bu hastalıkların yaygınlaşmasının pek çok nedeni olabilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar nasıl bulaşır?

- Bunlar cinsel temas yoluyla bir kişiden diğerine geçen enfeksiyonlardır.
- Cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar, doğum veya emzirme sırasında anneden bebeğe, sterilize edilmemiş ilaç ve iğnelerinin kullanımı ve kan nakli yoluyla yayılabilir.
- Genital bölgeler genellikle nemli ve ılık ortamlardır, maya, virüs ve bakterilerin büyümesi için idealdir.
- İnsanlar cinsel organların derisinde veya mukozalarında yaşayan mikroorganizmaları bulaştırabilir. Bulaşıcı organizmalar cinsel ilişki sırasında semen, vajinal sekresyonlar veya kan arasında hareket edebilir.
- Bireyler; prezervatif, baraj ve dezenfekte edici seks oyuncakları gibi kontraseptif cihazlar kullanmadığında cinsel yolla bulaşan hastalıkları daha kolay geçirirler.
Bazı enfeksiyonlar cinsel temas yoluyla bulaşabilir. Ancak bunlar cinsel yolla bulaşan hastalıklar sınıfında değildir. Örneğin, menenjit cinsel temas sırasında geçebilir. Ancak insanlar başka nedenlerle menenjit enfeksiyonuna yakalanabilir. Bu nedenle menenjit, cinsel yolla bulaşan hastalık olarak sınıflandırılmaz.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), küresel olarak her gün 1 milyondan fazla yeni cinsel yolla bulaşan hastalık olduğunu tahmin ediyor. 15 – 24 yaş arasındaki insanlar tüm bu yeni cinsel yolla bulaşan hastalıkların yarısını alır ve cinsel olarak aktif 4 ergen kadından 1’inde cinsel yolla bulaşan hastalık vardır. Ancak yaşlılar arasında da cinsel yolla bulaşan hastalıklar her geçen gün artmaktadır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların görülme nedenleri nelerdir?
- Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde cinsel eğitim programlarının yetersizliği ya da cinselliğin bir tabu olması,
- Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde cinsel ilişkiye başlama yaşının her geçen gün küçülmesi,
- Çok partnerli cinsel yaşam sürmenin yaygınlaşması,
- Evlilik dışı ve/veya öncesi cinsel ilişki,
- Cinsel eğilim ve davranışlardaki değişimler,
- Yeterince güvenli korumayan doğum kontrol yöntemlerinin kullanımında artış (doğum kontrol yöntemi seçerken sadece gebeliği önleyici olmasının önemsenmesi, hastalıklardan koruyucu olup olmamasına bakılmaması),
- Vücudun antibiyotiklere karşı direnç göstermesi sonucu tedavilerin zorlaşması.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından kimler risk altındadır?
- Birden fazla partnerle cinsel ilişki yaşayanlar,
- Cinsel ilişkide kondom kullanmayanlar,
- Sosyokültürel açıdan daha düşük düzeyde yaşayanlar,
- Eğitim seviyesi düşük olanlar,
- Para karşılığı cinsel ilişki yaşayanlar,
- İlaç ve uyuşturucu bağımlısı olanlar,
- Daha önceden cinsel yolla bulaşan hastalık geçirmiş olanlar,
- Cinsel ilişkide korunmayanlar ya da yetersiz korunanlar,
- Evlilik dışı cinsel ilişki yaşayanlar
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar hem çok sık görülmekte hem de çok net belirtiler vermediği için tanı konması ve dolayısıyla da tedavi edilmesi zor olabilmektedir. Aynı şekilde zamanında tanı konmayan ve gerekli tedavi yapılmayan bu hastalıkların çok ciddi komplikasyonlara yol açtıkları da bir gerçektir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar kısırlık sebebi olabilmektedir!
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vücutta pek çok fonksiyon ve yeti bozukluğuna yol açabilmektedir. Ancak kadınlarda genellikle en önemli komplikasyon olan ve kadın üreme organlarını etkileyen pelvik inflamatuar hastalık (PIH) ile tüplerde daralma, kısırlık, dış gebelik gibi sorunlara yol açabilmektedir. Bu tür sorunların varlığında da genellikle doğal yolla gebelik elde edilmesi zorlaşmakta, kısırlık söz konusu olabilmektedir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar kansere sebep olabilir!
Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda bazı mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlar hastanın cinsel organlarında değişik kanser türlerine yol açabilmektedir. Bunlardan en sık yaşananlardan birisi Human Papillom virüsü (HPV) anüs ve genital yassı hücreli kanser oluşumundan sorumlu olmaktadır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda tehlike çok büyüktür ve buna yol açan etken her ne olursa olsun; cinsel organlardan akıntı, yara oluşumu ve siğiller bu soruna işaret olabilir.
En sık karşılaşılan cinsel yolla bulaşan hastalıklar hangileridir?
- HIV (AIDS),
- Hepatit B,
- Bel soğukluğu,
- Frengi,
- Klamidya enfeksiyonu,
- Mikoplazma enfeksiyonu,
- Yumuşak çıban (şankroid),
- Donovanoz (Granüloma İnguinale),
- Uçuk (Herpes Simpleks virüs enfeksiyonu),
- Siğiller (Genital Kondilomlar, HPV İnsan Papilloma Virüsü),
- Molluskum Kontagiosum,
- Trikomonas Vaginalis enfeksiyonu sıklıkla yaşanan cinsel yolla bulaşan hastalıklardır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
Cinsel yolla bulaşan hastalıklara sebep olan bakteriler arasında en sık karşılaşılanı klamidyadır. Chlamydia trachomatis’in (C. trachomatis) neden olduğu bir cinsel yolla bulaşan hastalık olan klamidya, sadece insanları enfekte eder. Klamidya, dünya çapında genital hastalıkların ve göz hastalıklarının en yaygın bulaşıcı nedenidir. Aynı zamanda en yaygın bakteriyel cinsel yolla bulaşan hastalıktır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine (CDC) göre, 2015 yılında 15 – 19 yaşlarındaki kızların yaklaşık % 3’ünde klamidya bulunmaktaydı.
Klamidya genellikle belirgin bir semptom göstermezken, yaşanan herhangi bir semptom da genellikle spesifik değildir ve şunları içerebilir:
- Mesane enfeksiyonu,
- Vajinal akıntıda bir değişiklik,
- Hafif düzeyde alt karın ağrısı
Klamidya sorunu olan ve tedavi olmayan kişilerde; pelvik ağrı, aralıklı olarak veya her seferinde ağrılı cinsel ilişki ve dönemler arasında kanama sorunları görülebilir.
- Gonore ve klamidyalara bağlı jinekolojik enfeksiyonlar
Gonore ve klamidya adı verilen iki ayrı bakteri türü, taşıyıcı erkekten kadına cinsel temasla bulaşarak kadının genital organlarında yaygın bir enfeksiyona yol açabilmektedir. Gonore ve klamidyaların en sık sebep olduğu hastalıklar aşağıdaki gibidir:
- Pelvik Inflamatuar enfeksiyon (Pelvic Inflammatory Disease-PID)
Pelvik Inflamatuar enfeksiyon (Pelvic Inflammatory Disease-PID) adı verilen bu durum fallop tüplerinde tıkanmaya ve pelvik organlarında yapışıklıklara yol açabilmekte, dahası yaygınlaştığında hayatı tehdit eden bir hastalık tablosu oluşturabilmektedir. Kadınlarda tüplerin tıkanması ve genital organlarda oluşan tıkanıklıklar kısırlığa ve dış gebelik riskinin artmasına neden olmaktadır. Kadınlarda tüplerin tıkalı olması en önemli kısırlık nedenlerinden biridir ve bunun en önemli sebebi de cinsel yolla bulaşan bakterilere bağlı olarak gelişmiş pelvik enfeksiyonlardır. Kadında pelvik enfeksiyonlar bazı vakalarda belirtisiz seyredebileceği gibi sıklıkla akıntı ve kasık ağrısı şeklinde belirti verirler. Kadınların bu belirtiler konusunda duyarlı olmaları ve erken tedavi şanslarını yitirmemek için doktora başvurmaları önemlidir. Bu muayene kasık ağrısı ve akıntının pelvik enfeksiyona bağlı olup olmadığının saptanmasında ve erken tedavisinde önemlidir.
- Belsoğukluğu

Erkeklerde “belsoğukluğu” adı verilen hastalıktan sorumlu gonore ve yine erkeklerde üretra (idrar boşaltım kanalının son kısmı) enfeksiyonlarına neden olan klamidya sıklıkla belirti vermeden bulunmaktadır. Bunlar bazı durumlarda sperm ileten kanallarda daralmalara yol açarak kısırlık nedeni olabilmektedir.
- Genital ülser hastalıkları

Bu grupta yer alan hastalıklar cinsel yolla bulaşmakta, erkek ve kadında genital bölgede ülser (yara şeklindeki lezyon) oluşumuyla belirti vermektedir. Bu grupta en sık olarak Herpes Simpleks enfeksiyonu (genital “uçuk” hastalığı) ve sifiliz (frengi) görülür. Diğer genital ülser hastalıkları nispeten daha ender görülür (şankroid, lenfogranuloma venereum ve granuloma inguinale). Genital bölgede ülser, behçet hastalığı, kanser, ilaç alerjisi gibi nedenlere bağlı olarak da görülebilir.
- Herpes simpleks enfeksiyonu (genital bölgede “uçuk” hastalığı)
Dudaklarda ve dudak çevresinde görülen uçuğa benzer lezyonların çok sayıda ve gruplaşmalar şeklinde ve çok daha şiddetli belirtilerle genital bölgede ortaya çıkmasıdır. Dudak uçuğuna yol açan Tip 1 Herpes Simpleks virüsü (HSV 1) tarafından oluşturulabileceği gibi daha sık olarak cinsel temasla geçen HSV 2 tarafından oluşturulur. Virüs bir kez vücuda yerleştiğinde belli dönemlerde tekrarlayıcı enfeksiyonlara yol açar. İlk enfeksiyon oldukça ağrılı ve kaşıntılıyken, ikinci ve sonraki enfeksiyonlarda daha hafif belirtiler gözlenir. Genital uçuk genellikle anormal vajinal akıntı, idrar yaparken ağrı ve yanma, yüksek ateş, kendini iyi hissetmemek gibi semptomlarla kendini gösterir. Ayrıca dış genital bölge, rektum, uyluk ve kalçalarda kırmızı kabarcıklar oluşabilir. Bunlar özellikle patlarsa ağrılı olabilir. Bu enfeksiyonun kadın açısından en önemli özelliği gebelik döneminin sonlarında ortaya çıktığında doğum kanalından bebeğe bulaşarak bebeğin hayatını tehdit eden enfeksiyonlara yol açma riskidir ve bu nedenle sezaryen ile doğum gerektirebilmesidir.
- Sifiliz (frengi)

Sifiliz etkeni olan bakteri (Treponema Pallidum) vücuda ilk girdiğinde kendini şankr adı verilen düzgün kenarlı ağrısız bir genital ülser şeklinde gösterir. Bu dönem hastalığın tedavisi için en uygun dönemdir. Tedavi edilmezse bu ülser 6-8 haftada kendiliğinden kaybolur. Ancak hastalık ilerlemeye devam ederse belli bir süre sonra kendini çeşitli cilt döküntüleri, iç organ bozukluklarıyla gösterebilir. Bu dönemde de tedavi edilmezse bu belirtiler 4-12 hafta gibi bir zamanda kaybolur ve hastalık “iyileşmiş” izlenimi verir. Ancak belirtisiz geçen yaklaşık bir on yılın ardından hastalık kendini ciddi kalp -damar hastalıkları, nörolojik hasarlar ve diğer iç organ tutulmalarıyla gösterir.
Frengi hastalığının her dönemde tedavisi mümkün olmakla beraber, ne kadar erken tedavi edilirse sekel ve organlarda kalıcı bozukluk bırakma riski o kadar düşer. Kadınlar açısından sifilizin diğer önemli bir yönü erken gebelik döneminde hastalığa yakalanıldığında enfeksiyonun plasenta yoluyla bebeğe bulaşma ve doğacak olan bebekte çok ciddi anomalilere yol açabilme riskidir.
- Genital kondilomlar (genital siğiller)
Human papilloma virus (HPV) adı verilen virüsün cinsel temasla genital bölgeye yerleşmesi sonucu oluşan değişik sayı ve büyüklükte kitleler “getinal siğiller” olarak tanımlanır. Bu virüs vücuda yerleştiğinde zaman zaman tekrarlayıcı enfeksiyonlara ve yeni kitlelerin oluşmasına neden olur. Genital siğiller, kadınlarda erkeklere göre daha sık belirti verir. Kitleler mikroskopla tanınabilecek kadar küçük olabilecekleri gibi, çok sayıda kitlenin yan yana gelmesiyle adeta karnabaharı andıran bir şekil de alabilirler. HPV olağanüstü bulaşıcı bir virüstür ve gerçek cinsel birleşme olmaksızın yalnızca genital bölgelerin yakın teması ve hatta umumi tuvaletlerden bile bulaşabilir.
Genital siğillerin tedavisinde kitlelerin cerrahi yöntemle çıkarılması, koter yardımıyla yakılması, kriyoterapiyle dondurulması ya da krem şeklindeki çeşitli ilaçlarla “eritilmesi” yöntemlerinden biri ya da birkaçı beraberce uygulanabilir. Burada amaç görünen lezyonların tümüyle ortadan kaldırılarak kitlelerin tekrar oluşma riskinin ve bulaştırıcılığın azaltılmasıdır. Ancak ne kadar iyi uygulanırsa uygulansın hiç bir tedavi yöntemi virüsü vücuttan tam olarak uzaklaştırmada etkili değildir. Kondilomlara bağlı ortaya çıkan estetik problemler dışında HPV’nin en önemli özelliği virüsün bazı alt türlerinin kanserojen (kanser yapıcı) özellikler göstermesidir.
HPV’nin çok sayıda alt türü arasından kondilom yapan Tip 6 ve Tip 11 dışında çoğunun kanserojen özelliği vardır. Kanserojen özelliği olan alt türler genellikle kondilom yapmadan sessiz bir şekilde vücuda girer ve hücrelerde kanserojen etkilerini başlatır. Bu virüsleri taşıyan erkeklerde penis kanseri oluşma riski, kadınlarda da serviks (rahim ağzı) kanseri oluşma riski yüksektir.
En sık olarak enfeksiyon yapan genital siğil alt türleri kanserojen etkileri olmayan ve daha çok kitle oluşumu şeklinde belirti veren 6 ve 11 tipleri olmasına karşın HPV tanısı konmuş bir bireyde diğer alt türlerin de sessiz bir şekilde bulunma riski yüksektir. Bu yüzden bu enfeksiyonu taşıyan erkeklerin üroloji uzmanlarının tavsiyesine göre hareket etmeleri, kadınların ise yıllık pap smear incelemesine ek olarak serviksin mikroskop altında incelenmesine olanak veren kolposkopik incelemeden de geçmeleri uygun bulunmaktadır.
- AIDS

AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) edinilmiş immun yetmezlik sendromu anlamına gelmektedir. AIDS; buna yol açan HIV (Human Immune Deficiency Virus) adı verilen virüsün cinsel ilişki, virüsü taşıyan kanın nakledilmesi, virüsü taşıyan bir hastanın vücut salgılarıyla temas ile (cinsel ilişki olmadan intim (cinsel içerikli) öpüşme, hastane personelinin yeterli önlem almaksızın virüsü taşıyan kişiye tıbbi bakım hizmeti vermesi gibi) yollarla vücuda girmesi ile olur. Bu virüsün temel hedefi bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemini zayıflatarak veya etkisiz hale getirerek çeşitli fırsatçı enfeksiyonların ve belli kanser türlerinin ortaya çıkmasına neden olur. İlk temastan kanda virüsün saptanmasına kadar geçen süre 6 ay kadar uzun, ilk belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre ise 10 yıl kadar uzun olabilir. Günümüzde AIDS hastalarının tam olarak iyileşmeleri mümkün olmamakla beraber virüsün yayılmasını kısmen durduran, fırsatçı enfeksiyonların tedavisinde başarıyla uygulanan çok sayıda ilaç yardımıyla AIDS hastalarının yaşam süreleri ve yaşam kaliteleri artmaktadır. Bunu önlemeye yönelik AIDS aşısı çalışmaları da hızla devam etmektedir.
- Hepatit B (“B tipi sarılık”)

Hepatit B, cinsel yolla ve aile içi yakın temasla bulaşabilen bir virüs hastalığıdır. Virüs; enfekte meni, kan ve diğer vücut sıvılarıyla temas yoluyla bulaşır. Korunmasız seks, sterilize edilmemiş bir şırınga kullanmak, yanlışlıkla keskin bir nesnenin batması, enfekte kişiden anne sütü içmek ve Hepatit B olan bir kişi tarafından ısırılmak yoluyla Hepatit B bulaşır. Kişinin karaciğeri şişer ve kişi bunun bir sonucu olarak ciddi karaciğer hasarı yaşayabilir. Bu tür bir durum da kansere yol açabilir ve hastalık bazen kronikleşebilir. Kan bağışı merkezleri her zaman kan veren kişilerin Hepatit B’ye sahip olmadığından emin olmak için kontrol etmek durumundadır. Bir aile bireyinde enfeksiyon ya da taşıyıcılık saptandığında, başta eş olmak üzere diğer aile bireyleri de bu konuda risk altındadır ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra aşılanmalıdır. Günümüzde bebeklere ve diğer duyarlı bireylere rutin olarak Hepatit B aşısı uygulanmaktadır. Çok yakın bir gelecekte bu uygulamalarla dünya üzerinden Hepatit B hastalığının aynen çiçek hastalığı gibi tümüyle kalkacağı varsayılmaktadır.
- Vajinitler
Kadında oluşan vajinit; kendini kötü kokulu, kirli renkte, köpüklü, bazen peynir kesiği şeklinde olabilen akıntıyla birlikte, kaşıntı, idrar yaparken yanma, ilişkiden sonra kanama şeklinde belli eder. Vajinitlerin tek oluşma yolu cinsel ilişkiyle bulaşma değildir. Mantarlara bağlı vajinitler; gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, kontrol altına alınamayan şeker hastalığı gibi etkenlere bağlı olarak oluşabilir. Trikomonaslara bağlı vajinitler de yine hijyenik olmayan koşullardan (umumi tuvaletler, havuzlar, ortak iç çamaşırı kullanımı) bulaşabilir.
- Trikomonas
Trikomonas, her iki cinsiyeti de etkileyebilen yaygın bir cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Bununla birlikte kadınların semptomlar yaşama riski daha yüksektir. Enfeksiyona tek hücreli bir protozoan parazit Trichomonas vaginalis neden olur. Kadınlar için vajina en yaygın enfeksiyon bölgesidir, erkekler için ise üretradır. Bulaşma cinsel ilişki veya vulva -vulva teması ile gerçekleşebilir. Kadınlar enfeksiyonu erkek veya kadın cinsel partnerlerinden alabilirken, erkekler neredeyse her zaman kadınlarla seks yapmaktan enfekte olur.
Trikomonas belirtileri; anormal vajinal koku, anormal vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya rahatsızlık, idrar yaparken ağrı şeklindedir. Trikomonaslı bir kadının virüse maruz kaldığında HIV kazanması daha olasıdır. Trikomonas ve HIV’li bir kadının HIV virüsünü diğer cinsel partnerlere aktarması ise çok daha olasıdır.
- Üretrit

Üretra, yani idrar boşaltım sisteminin mesaneden sonraki kısmı, cinsel yolla bulaşan hastalıkların erkeklerde en sık belirti verdiği organdır. Üretrit adı verilen bu tabloda idrar yapma dışındaki zamanlarda normal dışı akıntı olur. Bu akıntının da en sık nedeni gonore adı verilen bakteriye bağlı gelişen belsoğukluğudur. Gonore dışında klamidyalar ve diğer bazı bakteri türleri de üretrit nedeni olabilir. Üretrit kadında da sık görülen bir hastalık olmasına karşın, sıklıkla genital sistemin diğer kısımlarında (serviks, fallop tüpleri gibi) oluşan enfeksiyonların seyrinde yer alır ve üretradan oluşan akıntı sıklıkla vajinal akıntıyla beraber olduğundan dikkat çekmeyebilir.
Bir kişide cinsel yolla bulaşan hastalıklar grubunda yer alan hastalıklardan biri saptandığında, diğer bir ya da birkaç hastalığın da yanında bulunma riski önemli derecede artar. Bu yüzden bu hastaların aynı gruptaki diğer hastalıklar yönünden de incelenmeleri doğru olur.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma yöntemleri
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisinden çok onlardan korunmak esastır. Bu amaçla kullanılabilecek tek ve en etkili yöntem ise tek eşliliktir. Aynı zamanda cinsel ilişkide kondom kullanımı, korunma yöntemleri içinde doğru kullanıldığında cinsel hastalıklara karşı korunmada en etkili yöntemdir. Ancak genital siğiller ve uçuk gibi kondom kullanımıyla bile korunmanın mümkün olmadığı cinsel hastalıklar da bulunmaktadır. Ayrıca kondom kullanımında dikkat edilmesi gereken birtakım ayrıntılar da vardır. Bu bağlamda cinsel ilişkinin başlangıcında ve ilişki sona erinceye kadar kullanılmalı, spermisit içeren kondomlar tercih edilmeli, sonrasında bir poşete konularak, poşetin ağzı sıkıca bağlanarak çöpe atılmalı ve en son olarak da eller dikkatlice sabunlanmalıdır.
Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisi
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan bir kısmı teşhis konduktan sonra kısa bir süre içinde ilaçla tedavi edilebilir. Ancak şikayetleri olan kişilerin çoğu sağlık zamanında kurumlarına başvurmadıklarından sorun çıkabilmekte, tedavide geç kalınabilmektedir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar birçok kişide de herhangi semptom göstermeden seyrettiği için bu kişiler hastalığın farkında olamayabilir ve zamanında tedavi edilemeyebilir. Bu tür bir durumda da bu kişilerle cinsel ilişkiye giren kişilere hastalık kolayca bulaşabilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar birden fazla kişiyle beraber olan herkes için yüksek risk faktörü iken, özellikle de seyahat için gidilen yerlerde tanımadığı, cinsel geçmişini bilmediği kişilerle cinsel ilişkiye girmek, bu hastalıklar açısından çok büyük risk etkenidir.
Yukarıda detaylı bir şekilde açıklanmakta olan cinsel yolla bulaşan hastalıkların herhangi birine sahip olduğunu düşünen ya da bundan şüphelenen kişiler mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalı, tetkik ve tedavilerini en erken dönemde tam olarak yaptırmalılar. Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda tedavinin etkili olabilmesi öncelikle erken zamanda teşhis, bir de eşin de tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğu kan veya diğer vücut sıvıları ile bulaşabildiği için, cinsel ilişki dışında dövme yaptırmak, tıraş olurken hafif çizikler olması gibi vücut bütünlüğünü bozabilecek durumlara karşı da çok dikkatli olunmalı ve gerekiyorsa, mümkünse güvenli yerler tercih edilmelidir.
Hocam iyi akşamlar cinsel ilişkiye girdim bayanla eysdi galiba durmadan vücudum kaşınıyor ve penisimde kızarıklık ondan sonra sivilce gibi şeyler çıkmaya başladı sizce ne yapmalıyım hamam iyi gelirmi ??